<< BLOG

İnsan Odaklı Aydınlatmanın Önemi Nedir? / Fikret Erşan Talu


İnsan Odaklı Aydınlatmanın Önemi Nedir? / Fikret Erşan Talu

Kulak (duyma ve denge), Burun (koku ve solunum) gibi duyu organlarımızın birden fazla fonksiyonlarının olduğu eskiden beri bilinen bir durumdur. Buna karşın Göz, sadece görme fonksiyonu ile ilişkilendirilen bir organdı yakın zamana değin. Göz, retinada bulunan koni(gündüz görme) ve rod(gece görme) fotoreseptörleri ile belirli dalga boylarındaki (400-700nm) ışınımları algılayan bir organdır. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda en heyecan verici keşiflerden biri de; Göz’ de görmeyi sağlayan fotoreseptörlerin dışında vücudun sirkadiyen ritmi, nöroendokrin ve nörodavranışsal sistemlerini etkileyen ve ışığa duyarlı retina ganglion hücreleri olarak adlandırılan (ipRGC) yeni fotoreseptörlerin tanımlanması olmuştur. Böylece aydınlatmanın insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerindeki görsel olmayan etkileri uyardığı da tespit edilmiştir.

Tüm bu gelişmeler beraberinde yeni bir kavramın ortaya çıkmasına yol açmıştır; İnsan Odaklı Aydınlatma. İnsan Odaklı Aydınlatma; aydınlatma, sağlık ve konfor arasındaki bağlantıyı açıklayan kavramdır. Yani Aydınlatma bir yanda görsel ve duygusal ihtiyaçları karşılarken diğer yandan kullanıcıların sirkadyen ritmine uyumlu olarak fizyolojik ihtiyaçlarını dengelemelidir.

Peki nedir bu sirkadiyen ritm? Dünya, mevsimsel ve günlük vb.  temelinde öngörülebilen çevresel değişimlerle oldukça ritmik bir yerdir ve en önemli ritmik değişim 24 saatlik aydınlık/karanlık evresidir. Sirkadiyen ritmler, yaklaşık 24 saatte bir karanlık/aydınlık evresine göre tekrar eden günlük ritmlerdir ve canlılarda içsel bir saat (sirkadiyen saat) tarafından yönetilirler. Bu içsel saatler dış çevre ile vücudun iç uyumunu koordine ederler. Dünyada yaşayan bütün canlılarda olduğu gibi insanlarda da, neredeyse bütün fizyolojik (Örn. Hormon üretimi) ve davranışsal (uyku-uyanık olma evresi) parametreler sirkadiyen ritm gösterirler. Çevreden gelen ışıkla sirkadiyen saat arasındaki senkronizasyon vücudun etkin ve uygun fonksiyonları için büyük önem taşımaktadır. Sirkadiyen sistem kısa dalga boylu mavi ışığa (400-460nm)daha duyarlı iken görsel sistemin en duyarlı olduğu bölüm görünür spektrumun orta bölümüdür. En önemli husus şu ki, görsel sistemimiz ışığa maruz kalmanın zamanlamasına önemli ölçüde bağımlı değildir, bu nedenle gece yada gündüz her hangi bir saatte ışık uyarısına iyi cevap verir. Ancak sirkadiyen sistem biyolojik saatimizin senkronizasyonunu ve normal bir gündüz/gece döngüsünü engelleyen bir faz ilerlemesi yada gecikmesi ile cevap verebilir. Sirkadiyen ritim, görsel sistemin aksine mekansal nesnelere cevap vermez. Sirkadiyen uyarı, ipRGC reseptörlerine gelen ışık  ve karanlığın burada nöral sinyallere dönüşmesi ve beyindeki üst kiazmatik çekirdeğe (SCN) iletilmesiyle gerçekleşir. SCN, endojen salınım sağlayan tek saattir ve ana sirkadiyen osilatörüdür. Gelen bu sinyallere göre epifizden melatonin hormonu salgılatarak sirkadiyen ritmi düzenler. Bu ritmin bozulması durumunda uyku düzeninin bozulması, performans düşüklüğü, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, hormon seviyelerinde değişme, vücut ısı değişiklikleri, kan basıncı ve belirli kanser türlerine karşı riskin artması gibi birçok probleme yol açabilmektedir.

Ortaya çıkan bu durum, iyi bir aydınlatma ortamı tasarlamayı giderek daha karmaşık hale getirmektedir. Geleneksel mimari aydınlatmada mekanın/yapının görsel algısı, parlaklık ve kamaşma kontrolü, renksel geri verim, güvenlik, ışık kirliliği ve enerji verimliliği gibi konulara odaklanılmıştır. Oysa aydınlatmanın sirkadiyen ritm ve uyanıklık gibi görünür olmayan etkileri farklı ölçüm hedefleri içermektedir. Bu da aydınlatma tasarımcılarının geleneksel mimari aydınlatma tasarımından farklı bir ölçüm yöntemi ve hedefi belirlemeleri gereğini zorunlu kılmaktadır. NY,USA de bulunan Rensselaer Politeknik Enstitüsü’ndeki Aydınlatma Araştırma Merkezi (LRC), aydınlatma tasarımcıları için kurulu çevrelerde sirkadiyen ışığın anlaşılmasına ve uygulanmasına yönelik ölçümler ve araçlar geliştirmeye çalışmaktadır. Bu doğrultuda sağlıklı bina aydınlatma tasarımında önemli bir rol oynayan Circadian Stimulus (CS) denen bir ölçü geliştirmişlerdir. Ortamda olması gereken CS tanımlamasında; ışık seviyesi, renk, zamanlama, maruz kalma süresi ve fotik geçmişi (daha önceden ışığa maruz kalma süreleri) dikkate alınmalıdır. CS ölçüm değerlemeleri 0,1 ile 0,7 arasında yapılmıştır ve CS değerinin 0,3’ den büyük olduğu durumlar sirkadiyen sistemin uyarılmasının en etkin olduğu değerler olarak tespit edilmiştir.

Alzheimer hastaları, ofis çalışanları, gençler ve sağlıklı yaşlılar ile yapılan araştırmalarda, gözde sabahın erken saatlerinde bir saat süreyle 0.3 yada daha fazla CS’ e maruz kamanın sirkadiyen sistemin uyarılması için etkili olduğunu ve daha iyi uyku, davranış ve ruh haliyle ilişkili olduğunu göstermiştir.

Peki, aydınlatma tasarımcıları tasarım uygulamalarını en yeni teorilere göre değiştirmeye hemen başlamalı mıdır? Ne yazık ki, bu sorunun şu an için kesin bir cevabı yok ama aydınlatma tasarımcılarının görünür olmayan bu etkilere bağlı ihtiyaçları süresiz olarak görmezden gelemeyecekleri de aşikar.